10 Temmuz 2013 Çarşamba

*Crossfire Serisi- Sylvia Day

Gönderen camrohan zaman: 23:13 0 yorum

İlk önce tanıtımıyla başlamak istiyorum; Okumayanlar için kısa bir bilgi olsun :)

Crossfire serisi 1. kitabı...

Ateşle oyna!

Sana Soyundum Amerika'da haftalarca bestseller listelerinden inmeyen, tüm dünyada 38 ülkeye satılan Crossfire üçlemesinin ilk kitabıdır. 

"Sana ihtiyacım var, Gideon" dedim soluk soluğa ve tahrik olduğu için şimdi daha da yoğunlaşmış olan kokusunu içime çektim. Sırf teninin baştan çıkarıcı kokusu yüzünden hafifçe sarhoş olduğumu düşündüm. "Beni çıldırtıyorsun."

Bileklerimi bırakıp yüzümü avuçlarının arasına aldı ve dudaklarını dudaklarıma sertçe bastırdı. Pantolonuna uzanıp gizli fermuara ulaşabilmek için iki düğmeyi açtım...

New York'un en gözde bekârı, Cross Holding'in varisi Gideon Crossnamı diğer Bay Gizemli ve Tehlikeli Eva'nın karşısına çıktığında genç kadının yapabileceği tek bir şey vardı: Tüm bedeni ve ruhuyla ona teslim olmak...



**Şimdi, kitap uzun süre okundu bitmişti. Hepsini aynı anda yorumlamak istediğimden bu zamana kadar sarktı. 
Kitabımızın ilk sayfaları klasik şekilde başlıyor, Eva'nın yeni bir şehre taşınması, yeni işine alışma süreci vs. 

Baş patron ise Gideon; Genç adam fazlasıyla göz kamaştırıcı ki kızımızın da gözleri ilk gördüğü anda kamaşıyor. Sonra da bir döngü başlıyor kitabımızda, ilk kitap karakter tanımamız açısından iyi bir kitaptı, tabi Gideon'u çözen var mı bilemiyorum? Fazlasıyla gizemli bir adam. 

Ve sonra, Gideon ister Eva hayır temkinli davranır. Eva'nın kolay lokma olduğunu düşünüyordu ama kesinlikle yanıldı diyebiliriz. 

İlişkileri başladığı gibi, aralarında ki çekim de fazlasıyla artmaya başladı.
Ve kendilerine sakladıkları sırlarıyla ilk kitabı bitirmiş olduk... 

Kitabın dili sade ve anlatımı güzeldi. Kelimeler su gibi akıp gidiyordu bile diyebiliriz.

Bu seriye başlayın pişman olmayacaksınız :) 

Sana Soyundum; Ön Okuma

Serimizi ikinci kitabı;


Tanıtımımız; Sakın korkma!

Zifiri bir karanlığa açtım gözlerimi. Gideon, yatağı hafifçe çökerterek yanıma oturdu ve üzerime eğilip aramızdaki battaniyenin üstünden kollarıyla sardı bedenimi. Parmaklarımı göğsüne dokundurunca çıplak tenini hissettim. İnledi ve dudaklarını dudaklarımdan ayırmadan bana doğru eğilerek ayağa kalktı; aramızdaki battaniyeleri çekip attı.

Crossfire serisinin ilk kitabı Sana Soyundum'la başlayan Gideon ile Eva'nın tutkulu aşkı hiç hız kesmeden sürerken araya eski sevgililerin girmesi, her ikisinin de şiddet dolu geçmişinden karanlık yüzler bu ilişkiyi bambaşka boyutlara taşıyor. 

Bakalım, namı diğer Bay Tehlikeli ve Gizemli'nin bir türlü dile getiremediği korkunç sır aydınlanacak mı? Eva'nın farkında olmadığı büyük tehlike ne? 



**Fazlsıyla gizemli bir kitaptı diyebilirim. Her şey açığa çıkıyor olmasa da, yenileri bile ekleniyor. 
Eski sevgililerin geri dönmesi çiftimiz arasında ki ilişkinin seyrini baya bir değiştiriyor. Eva ise, Gideon'un sırlarını öğrenmeye çalışması ve ve eski psikopat sevgili Nathan'nın esrarengiz geri dönüşü ve ortadan yok oluşu...

Bu kitap serinin en güzel kitabıydı. Okurken bir çok duyguyu hissedebiliyordunuz. 

Okumadıysanız eğer hemen ilk kitaptan itibaren başlayın derim ;)


Ve evet, serimizin üçüncü kitabını okumayı beklerken ben tam anlamıyla aşağıda ki  haldeydim . Neyse ki çok beklemedik. Seriyi yeni okumaya başlayanlar şanlı olacak, üçüncü kitapta raflarda


Serimizin üçüncü kitabı; 



Sen benimsin! 

Gideon havlumu çekip açtı. Havlu yere düşüp de ben karşısında çırılçıplak kalınca sert bir soluk aldı. "Ah, Eva." Sesi öyle duygu doluydu ki gözlerim yanıyordu. Tişörtünü başının üstünden çekip çıkardı ve bir kenara fırlattı. Sonra bana doğru uzandı, çıplak tenlerimizin birbirine dokunacağı anı uzatarak dikkatle girdi kollarımın arasına.

Crossfire aşk macerası hiç hız kesmeden devam ediyor! Tutkuyla birbirlerine kenetlenen Eva ve Gideon'ın artık kimsenin bilmediği tehlikeli bir sırları var! Eva'nın hayatını mahveden üvey kardeşi Nathan öldürüldü. Peki, onu öldüren kişi kim? Eva, şüpheleri ve aşkı arasında doğru yolu bulabilecek mi?

Sana Soyundum ve Sende Kendimi Buldum'la iyice harlanan tutku ateşi serinin bu üçüncü kitabıyla doruğa ulaşıyor. Sana Bağlandım inanılmaz bir dönüm noktasıyla okurları soluksuz bırakıyor.


** Ve serimizin son kitabı;  Gideon öyle bir şey yapıyor ki, Eva'ya aralarında ki bağlar daha da kuvvetlenmiş durumda... Birbirlerine daha sıkı tutunuyorlar bile diyebiliriz. 

Çevreden uzak herkesin ayrıldığını düşündükleri çiftimiz gözlerden ırak buluşuyor ve görüşüyorlar. Bu kitapta en dikkat çekici olan olay bence şüphesiz evlenmeleriydi. Ve doğruyu söylemek gerekirse ilk iki kitapta gördüğüm Eva ile üçüncü kitapta gördüğüm Eva arasında dağlar kadar fark vardı. Eva, son kitapta bana Gri üçlemesinde ki Ana'yı anımsattı. Ancak yazarımızın hakkını yemeyelim, üçlemede ki gibi basit hatalar bu serimizde yoktu! 



Seriyi okumadıysanız kaçırmayın efenim :)


7 Temmuz 2013 Pazar

*Beni Seç- Kiera Cass

Gönderen camrohan zaman: 22:46 2 yorum

Kızlar hazırlıklı olun, bu prens herkesin gözdesi :)

Bu okurken, iki lafınız dan biri 'Ah  Maxon!' olacak. O kadarda iddalıyım :) 
Böyle bir şey olamaz yahu, bir insan hem düşünceli hem sempatik hem nazik olabilir mi? 
Prens Maxon oluyor efenim :)

Evet, bu aralar ki gözde mi seçmiş bulunmaktayım. 
Kitaba başlarken, güzel şeyler bulacağıma inanıyordum ve yazarımız beni şaşırtmadı.


İlk önce konusuna şöyle bir değinecek olursak;  Illéa ülkesinde tüm genç kızlar doğdukları günden beri sınıf atlamanın peşinde. Paha biçilmez mücevherlere, göz alıcı elbiselere ancak bu şekilde sahip olabilecekler. Bunun için tek bir şansları var: SEÇİM. Kıyasıya bir mücadeleyle geçen Seçimi kazanmanın tek yolu Prens Maxon'ı kendine aşık etmek. 

America içinse Seçim, bir kâbustan farksız. Bu yarışa girmeyi kabul ederse, kendisinden aşağı sınıftan olduğu için herkesten gizlediği aşkı Aspeni arkasında bırakmak zorunda kalacak. Öte yandan bu, ailesinin tek kurtuluş şansı. 

America saraya adım atar atmaz, kendini esrarengiz bir dünyanın içinde bulacak. Saray hiç de dışarıdan göründüğü gibi olmayacak. 

35 kızın katıldığı vahşi bir yarış nasıl kazanılır?


***


Neyse, biz gelelim yoruma; 35 kızı duyunca ilk başta, şimdi bunların arasında bir curcuna olur diye düşünüyordum. Zaten kitabın tanıtımından da o izlenim veriliyor. 

Kitap kurgusu bakımından benim için mükemmeldi ! Gerçekten okurken çok keyif aldım ve su gibi akıp gitti. Yazarımızın yüzeysel anlattığı çok yer vardı. Daha ayrıntılı şekilde anlatmasını istediğim bazı kısımlar oldu ki! 'Ama hani nerede bunun devamı' bile dedim.

35 kız denince akla gelen, tartışma olacak, yarışacaklar kavramı maalesef çok ayrıntılı anlatılmamış. Şöyle birazcık daha karışsaydı olaylar fena mı olurdu? Bence olmazdı :)


Aspen, kızımızın sevdiceği... Tabakalara sahip halkta Aspen 6. sınıfta. Kızımız ise, beşinci sınıfa ait. Beşinci sınıf sanatla uğraşanların sınıfı. Ancak ola ki 6-7 iseniz durumunuz vahim. Aspende gururlu bir genç olduğundan America'nın saraya gitmesini istiyor.  İlk başlarda 'Aspenle olsun ya' diye düşünürken, Aspen'in America'yı  saraya yerleşmesini söylemesi, America'nın saraya yerleşmesi... İşte ondan sonra olaylar başlıyor zaten. 



Başlarda Aspen'le olan kısımlar biraz durgun ama eğlenceli gelmişti fakat ne zaman America saraya yerleşti ve prensimiz Maxon'la karşılaştı işte o zaman gerçekten kitap su gibi akmaya başladı. Çünkü çiftimiz  ne zaman bir araya gelseler küçük bir ağız dalaşına giriyorlar.


 America'nın aslında Seçim'e katılmak gibi bir isteği yok çünkü onun Aspen'i var :) Ama Aspen alt sınıftan... Ama onlar birbirlerini iki yıldır bunları hiç önemsemeden seviyorlar. 


Peki, America elemeleri geçer ve yarışmaya katılmaya hak kazanırsa ne olacak?


Birde Asiler'imiz var. Güneyliler ve Kuzeyliler olarak ikiye ayrılan bu Asiler'in Saray'da aradıkları bir şey var... Allah aşkına bunlar ne arayıp duruyorlar da saldırıp duruyorlar Saray'a ikide bir.  öyle bir yerde kesti ki kitabı, bir an önce ikinci kitap okunmalı diye düşünüyorum. Yoksa nasıl dayanacağız.


Kitabı beğendim ancak eleştirim de yok değil. Kitabın anlatımı oldukça sadeydi. Hadi artık gir şu konuya dediğim yerde oldu. Belki de yazarımız, ilk kitap olduğu için her şeyi bir anda ortaya sermek istemedi. Olamaz mı olabilir?


Diyeceğim ok i; Okuyunuz, pişman olacağınızı sanmıyorum :)


Ön Okuması İçin; Beni Seç- Ön Okuma



3 Temmuz 2013 Çarşamba

Temmuz Ayı Okunacak Kitaplar**

Gönderen camrohan zaman: 07:44 2 yorum



Her geçen gün yeni yeni çok güzel kitaplar çıkıyor. Sırf ben mi yetişemiyorum çıkan kitaplara yoksa benim gibi de olan var mı acaba?

Bir bakıyorum, raflarda yeni ciciler... 'Ah yine battık' İlk aklıma gelen kelimeler :)

Almadan da okumadan da olmuyor ki; Kitap okumak bir ihtiyaç. 

Yeni çıkan kitaplardan yeni olmasa da henüz okuyamadığım kitaplardan bir liste oluşturdum. 

Malum, yoksa hiç birine yetişemiyorum.

Temmuz ayında alınacak ve okunacaklar listesi yaptım. Bence sizde deneyin. Bu zamana kadar -haziran ayına   kadar hep önüme geleni almış olsam da bir listeye göre okumakta güzel. Denendi ve onaylandı :)

Temmuz ayında Okuyacaklarım; 



  



Daha bir sürü yeni varda onlarda bunlar okunduktan sonra artık :)



Balayı-Susan Elizabeth Phillips

Gönderen camrohan zaman: 07:16 2 yorum


Alıp almamak konusunda çok kararsız kaldığım bir kitap; Balayı

İyi ki almışım diyorum şimdi, konu bütünlüğü olsun anlatımı olsun tam ağızlara layık bir kitaptı. Yazarın okuduğum ilk kitabı ve kesinlikle pişman değilim. İlk işim diğer kitaplarını da alıp, okumak olacak. Ve sizde okuyun derim pişman olmayacaksınız.

Ve konusuna gelirsek; 1980-83 tarihleri arasında olaylar başlıyor. Kitabı alırken, daha yumuşak hemen karşımıza güçlü bir kadın çıkacak ve onu okuyacağız gibi geliyordu. Ancak, başladıktan sonra karşıma çıkan küçük sevmeye sevilmeye aç kız çocuğu beni etkiledi. Kızımız  aynı zamanda zeki ve hırslı...

Honey Moon, yetim genç kızımız. Küçük yaşta annesini kaybetmiş ardından da Sophie teyzesinin ve ailesinin işlettiği lunaparkta yaşamaya başlıyor. Ve bundan sonra da asıl olaylar döngüsü başlıyor denilebilir. Kuzeni için düşündüğü oyunculuk küçük yaşta ona nasip oluyor.

Kızımız sevilmek için her şeye katlanıyor, Sevdiklerini ise fazlasıyla şımartıyor. Herkesi mutlu etmeye çalıştı bile diyebilirim. Ancak kendisi mutsuz ve sevgiye aç olduğundan bir yerden sonra, o da patladı.

Öyle ki, seven insana hiç koşulsuz giderdi. İki erkek var ki; İkisi de süper diyebilirim. Honey'imiz de ikisini de baya zorladı çokça da sevdi ve sevildi.

Ben okurken kimi zaman duygulandım, kimi zamanda güldüm. Yazarımız derinliği olan satırlar sunmuş bizlere.

Kitabımızın ismiyle konusu arasında yakından uzaktan bir alaka yoktu.

Diyeceğim o ki, eğer duygulanmak eşsiz satırlarla buluşmak istiyorsanız; Muhakkak okuyun derim! Yazarımızla geç tanıştım ama ne demişler geç olsun güç olmasın!

Tavsiyemdir :)





2 Temmuz 2013 Salı

Tatlı Bela- Jamie Mcguire

Gönderen camrohan zaman: 07:15 4 yorum


Bir çok okuyucudan aldığım yorumlarla, kitaba başladım. Herkesin tercih ettiği kitapları okuyan biri olmadığımdan, tedirginlikle yaklaşmıştım. Kesinlikle, yanılmışım. Tek kelimeyle mükemmeldi! Öyle ki, bittiğinde 'neden bitti ki şimdi!' bile dedim. Çikolatanın ağızda bıraktığı tadı bıraktığına emin olabilirsiniz.

Bir kaç detay haricinde bu kitap kesinlikle benim için yazılmış! İnişli çıkışlı konusu aralarında ki tatlı atışmalar, kitaba ayrı bir güzellik katıyordu.




Travis -esas erkeğimiz çok çılgın bir aşık. Kitaba bağlayan da aslında Travis'in o çılgın aşık halleri. Her sayfa'yı 'süpersin' diye çevirdim. Kızdığım noktalarda oldu elbette; Travis'in para hırsı... Her ne kadar sinir edici bir nokta olsa da, gerçekliğini de göz önüne alırsak, yazar çok güzel ve ustalıkla işlemiş. 

Yan yanayken hep didişen, ayrı da yapamayan bir çift; Abby ve Travis

Esas can sıkıcı, nokta ise; çeviri...  Öyle çok hata vardı ki, baştan savma bir çeviri gibi geldi. Bazı kelimeler türkçemizde çok sık kullanmadığımız bu yüzden üzerinde düşünülmesi gereken kelimelerdi.


Kitap, fazlasıyla inişli, çıkışlı bir aşkı içeriyor. Travis'e de kızdığım çok nokta olduğu halde, Abby'nin gururu beni sinir etti. 

Severek okuduğum, ilerde canım sıkılsa dönüp tekrar bakacağım bir kitap; Tatlı Bela


Küçük bir not; Kitabın bir de Travis'in ağzından yazılmışı da yakında raflarda olacakmış! 
Bu haber sevindirici, Travis tarafından olaylar nasıl gelişiyor acaba? 




Okuyun derim, pişman olmayacaksınız :)




 

Renkli Kitap Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review